FİKRET YILDIRIM


AĞLAMAYALIM MI


- Aaa... Sen mi geldin?

- Ben geldim ya, ben geldim.

"Sen"dendim, "sen"indim, beni sen yarattıydın, sen var ettiydin, emzirip doyurduydun, yatırıp uyuttuydun, yıkayıp giydirdiydin... "Sen"deydim, "sen"dendim, bak işte yine sana geldim.

Yeri ve zamanı, "sen"i ve beni, ne sen seçtiydin ne de ben oysa; nefesimi ama sen üflediydin. Ne sen beni biliyorduydun ne de ben "sen"i; daha önce, yani ikimizden önce, ne gözlerimizin rengini görmüştüydük ne de seslerini duymuştuyduk birbirimizin.

Sonra çok kereler döndüydü ay dünyanın, dünya da güneşin çevresinde, çok kereler yağmurlar yağdıydı; karlar bembeyaz, tertemiz. Çok kereler gülüp ağladıydık, dans edip üzüldüydük.

Benden önce sen, bana çok benzeyen ama çok da başka başka olanları da yaratıp var etmiştin; onlar da "sen"dendiydiler ve "sen"diler. Ben de onlar da "sen"dik ama onlar ben değildiydiler.

Bir de "sen"inle "bir" olan, "bir"leşen "bir"i daha vardı; bizimle vedalaşamadan gitmek zorunda kalan, "ben"i var eden.

Ben "sen"dim ama aynı zamanda da "o"ydum.

Sonra "sen" de "sen"i yaratıp var edene gider gibi oldun. Sırası değildiydi şimdi bunun ama sırasını hiç birimiz hiç bir zaman bilemiyorduyduk ve bilemeyecektiydik.

Daha sonra "birbirimiz"in gözlerinde, "bir" olduğumuzu "bir" daha görüp "bir"likte gülümseyince, gözlerimizde mavi mavi "unutma beni"ler yeşerdi.

Beni çağıran veda zorunluluğu gelip çatınca, "sen"in de benim de, "ikimiz"den öncekilerin, başlayıp başlamadığını asla bilmeyeceğimiz meçhul bir zamandan beri, ördükleri bir "ağ"ın içindeyken, sen:

- "Ağ"lamayalım mı şimdi, dedin.

Biliyordun ki, her vedadan önce ağlardın ve ben de bu duruma çok içerlenir, her defasında ağlamamamız gerektiğini söylerdim. Bu sefer ilk kez soruyordun bunu. Ben de:

- "Ağ"lamayalım tabiiki, dedim.

O "an" artık:

- "An" dediğin nedir ki "an"ne, dedim.

"Biz" her zam"an" ve mek"an"da "bir" ve "burada" değil miydik?

"An"ın ördüğü "ağ"da "ağ"laşmadan bulutların ardına gizlenip "ağ"umuzu yutkunduk.

Sonra güneş hiç bir şeyi göremeyeceğimiz kadar parlaklaştı ve her şeyi aydınlatmaya başladı; gölgelerse çoktandır silinmişti.

Fikret Yıldırım

 

Foto | Fikret Yıldırım - Hiç Hiçe
/resimler/2019-4/21/1113567520361.jpg