ZEKİ GÜVEN


FOTOĞRAFLAR - TAHIL PAZARI (ANI)

BU FOTOĞRAFLARIN HATIRLATTIKLARI


/resimler/2017-1/3/1800079714870.jpg/resimler/2017-1/3/1800372528075.jpg
                                 BU FOTOĞRAFLARIN HATIRLATTIKLARI (TAHIL PAZARI)

                   

                Bu fotoğraflar Halil Değirmenci´nin arşivinden olmalı. Bizim yaştakilerin ve büyüklerimizin burnunun direğini sızlatan fotoğraflar.  Alttaki  fotoğraf bir çarşamba günü yani pazarın kurulduğu gün.  Üstteki fotoğraf  meydan boş,  gölgeler kısa ve kuzey yönünde olduğuna göre bir cuma vakti ya da harman zamanı olabilir .  1950-1970 arası yıllar.  Şu fakirliğe bakın.  O pazarda kara lastik ayakkabı içinde yaz kış yün çorapla dolaşan babalarımızın cebinde otuz kırk liradan fazla para bulunmazdı .

/resimler/2017-1/3/1803281750087.jpg
                  O yıllarda Yenipazar´da ticari hayat tahıl pazarı dediğimiz üstü kapalı tabanı yassı geniş taşlarla döşenmiş, etrafı açık, üstteki fotoğrafta  görülen yerde geçerdi. Bir nevi borsaydı burası ...  Tahıl borsası. Üretim öküz, eşek ve  insan gücüyle yapıldığı için çok azdı. O yüzden köylülerin kaldırdıkları ürünler geçimlerine çoğu yıl yetmiyordu . 

                   Para yok,  fakirlik çok. Köylüler eşeğine sardığı iki şinik arpasını veya buğdayını bu borsada satacak pazar parası yapacak. Alıcı esnaf arada bir gelir Göl´den. Alıcılar genellikle Sakarılılar ya da arpası buğdayı bitenler olurdu .
                 
                  Şimdi düşünelim. Bir kile buğday otuz otuz iki kilo.  Bugünkü parayla yetmiş kuruştan yirmi bir lira yapar. İki şinik bu paranın yarısı  .., Hadi bir kile sattığını düşünelim ve harcayalım yirmi bir lirayı .  Bu büyüğümüz on tane de yumurta satsın otuz kuruştan.  Oldu parası yirmi altı yirmi yedi lira. Üst baş mı,sebze meyve mi ,zeytin ,tahin helvası mı alalım?
                 
                  Biz çocuklar kırlarda kuzu otlatıp, öküz güderken çarşamba pazarından dönen köylüleri görürdük. Ellerinde bir tane beş veya yedi numara lamba camı, ceplerinde bize yol bağı , çocuklarına pazar armağanı olarak aldıkları yarım kilo kaba şeker, heybede yüz gramlık bir paket çay, yarım kilo toz şeker, bir kilo tuz, bir litre gaz yağı , dört beş tane gripin, dört beş paket birinci sigarası...

 /resimler/2017-1/3/1812509573533.jpg        /resimler/2017-1/3/1818494111852.jpg        /resimler/2017-1/3/1859292909502.jpg         /resimler/2017-1/13/1959406414590.jpg                                   

                     Ortaokuldan arkadaşım Belkeseli Ramazan Öksüz´le Pendik´te muhabbet ederken bu tahıl pazarıyla ilgili yaşanmış bir olay anlattı. Yazımın ruhuna aykırı olacak ama sizinle gene de paylaşmak istiyorum. 

                     Malum Belkeseliler çok komik insanlar.  Bütün imkansızlıklara rağmen gırgır ,  ilginçlik ve  komiklik yaşam biçimleridir.  Zor yani altmışlı yıllar . Eskişehir´de çalışan Belkeseli´nin biri tüccarlığa özenmiş.  Kırmızı gömlek , fötr şapka sivri uçlu iskarpinler,  geniş kemerli düşük belli bir pantolonla bir çarşamba günü erkenden bu tahıl pazarına dalar . Buğday, arpa çuvalının başında alıcı bekleyen köylüleri tek tek dolaşır. 

                        __   Buğdayının bir kilesine ne istiyorsun aga ?                                                                                                                                     __  Yirmi beş lira .

                       __ Kapat çuvalın ağzını aga. Otuz lira sana.   

                       __  Sen bir kile arpana ne istiyorsun ?"

                        __  On beş lira .  

                         "Kapat aga. Yirmi lira sana."  "Kamyon öğleden sonra gelecek ona atarız ." diyerek pazardaki bütün tahıl ürünlerini alır.  Çıkar gider. Pazarda bir iki tur attıktan sonra Kaplanlarla Hüseyin Çavuş´un evinin önünden Göl´e kalkan ilk arabaya atlar, toz olur. Tabi aldığı ürünlerin parasını ödemeden, kapora vermeden ...   

                  Yenipazar Yenipazar olalı böyle cömert bir alıcı görmedi diye konuşulur pazarda .

                                                                     ???

                   Öğlen geçer ikindi ezanı okunur ne gelen var ne giden. Sebze pazarı, hayvan pazarı, kahveler , helalar vb. aranır taranır bu efendiden adamı kimse bulamaz. Sanki kuş olup uçmuştur fötr şapkalı adam.

                   O gün bu gündür bizim insanımız fötr şapkalı, kravatlı süslü esnaflara, tüccarlara karşı hep uzak durmuştur.

                  Öte yandan bu tahıl pazarı biz çocukların oyun alanı toplanma yeriydi altmışlı yıllarda. Üstü kapalı olduğu için yağmurdan korurdu bizi.   Çamur olmazdı. Bütün çocuklar orada misket , gazoz kapağı , köşe kapmaca gibi  oyunlar oynardık.  Büyükler moçu çevirirdi yassı taşların üzerinde. Bir köşesinde bir metrekare büyüklüğünde beton dökülmüş tahıl ölçme yeri bulunurdu. Orada mile "misket" vurmaca oynamayı çok severdik .                                                                                     

/resimler/2017-1/3/1847108207583.jpg                   /resimler/2017-1/10/1708272982357.jpg

 Zeki GÜVEN  Pendik, 03.01.2017            Ali Dülger, Engin Arıkan, Zeki Güven, Sermet Gürsel                                                                       

Muhittin ÇALIŞKAN
6.01.2017 18:58:59
Zeki abi teşekkürler.