AYŞE SEZGİN


BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

Ayşe Sezgin'in, "Babalar Günü " yazısı


BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

Anneler Günümüzü kutlamıştık bir süre önce...

E şimdi babaları da es geçmeyelim.

Bu günleri kutlarken öncelikle annesini, babasını, hatta evladını kaybetmiş olanları göz önüne alarak çok fazla abartmadan, insanların gözlerine sokmadan yapmak gerekiyor merasimleri. Ve ben de bunu düşünerek öncelikle şehit babaları olmak üzere, aramızdan ayrılmış olan tüm babaların, küçük yaşta babasını kaybedip ailesinin sorumluluğunu üzerine almış tüm genç adamların, evladına hem annelik hem babalık yapan, hayatın yükünü sırtlanmış tüm annelerimizin babalar gününü kutlayarak, hem gerçek anlamda, hem mecaz anlamda hayattaki ilk öğretmenim, hayattaki duruşu, çalışma disiplini, doğruluğu ve bize kattığı değerler ile her daim örneğimiz olan sevgili babam ve sevgili öğretmenim DURMUŞ SEZGİN’in babalar gününü en derin duygularımla kutluyor; ellerinden öpüyorum.

Bir anımı paylaşmak istiyorum aynı zamanda....

Babam köy okullarında öğretmen olduğu için ve tek öğretmenle, birleştirilmiş sınıflarda eğitim öğretim verildiği için o vakitler öğrencisiydim aynı zamanda ilkokulda kendisinin. İlkokul bir ve ikinci sınıfı Gölpazarı ilçesinin Söğütçük Köyü’nde tamamladıktan sonra, babamın tayininin Yenipazar’ımızın Aşağıçaylı Köyü’ne (eski adıyla Aşağı Nardın) çıkması üzerine üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıfı da burada tamamlamak kısmet oldu yine babamın öğrencisi olarak. İlkokul üçünü sınıfa gidiyordum. Sekiz dokuz yaşlarındaydım. Köydeki öğrenci sayısı çok azdı. Toplam onbeş-yirmi tane falandık yanılmıyorsam. Öğrenci sayısının az veya çok olması önemli değildi kurallara uyma, disiplin ve derslerin kalitesi anlamında. Babam son derece önem verdiği gibi bu hususlara öğrencilerinden de (evlatlarından da) aynı hassasiyeti bekliyordu doğal olarak. Çocukluğun da verdiği şımarıklıkla bir Pazartesi sabahı okulun bahçesinde bayrak ve İstiklal Marşı töreni yapılırken yanımdaki arkadaşımla fısıldaşıp bir şeyler konuştum. Akşam seyrettiğimiz bir dizi vardı “Uğurlugiller.” Orada Arap Bacı tiplemesi vardı bi. O’nunla ilgili komik bir repliği paylaşıyordum sanırım. Bayrak töreni ve İstiklal Marşı sona erdikten sonra babam bana seslendi:

“Gel bakalım Ayşe buraya... Bayrak törenini ve esas duruşu bozacak kadar önemli olan şey neydi arkadaşına anlattığın, hadi anlat hepimiz duyalım” dedi. Ben ne diyeceğimi bilemedim tabi. Şımarıklığa verip yırtmaya çalıştım durumdan tabiri caizse ve omuzlarımı silkeleyerek gülüverdim umursamazca ve kulağımın cayır cayır yanması sonrasında yüzümde hissettiğim tokat ile kendime geldim. Kopacak sandım babamın şiddetle çektiği kulağımı bir an.... Sonrasında da bayrak töreni ve İstiklal Marşı’nın, esas duruşun hiçbir şart altında bozulmayacağını öğrenmiş oldum. O günden sonra törenlerde sadece iki kıtasını okuduğumuz İstiklal Marşımızın on kıtasını ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini, anlamlarıyla beraber ezberlemiştik hepimiz ve ezberimdedir o gün bu gündür. Halen daha işe ya da başka bir yere geç kalacak bile olsam, okulların bahçesinde İstiklal Marşı okunduğunu duyar duymaz esas duruşuma geçer, marşımı söyler, öyle devam ederim yoluma...

Öğrettiklerin için, kattığın değerler için, hayata hazırladığın için ve hep devam eden desteğin için, üzerimizdeki gölgen için sonsuz teşekkürler sevgili babacığım. Senin ve senin şahsında tüm babaların BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN.

 

Ayşe SEZGİN