MEHMET SARAÇ


FALCI

falcı


 

/resimler/2019-8/10/2258100476131.jpg           

 FALCI 

      İnsanlar nedense, bir fincan kahveden sonra, orada, faldan anlayan biri varsa,

     ´Benim de bir falıma bakıver´ derler.

      Bu bizim kültürümüzde var.

      Genelde gittiğim kafelerde, çay içerim. Hem ucuz, hem de milli içecek.

      Eskişehir Adalar´da bir kafeye takılmaya başladım. Sürekli gittiğin zaman, garsonlarla da tanışıyorsun.

      Bir gün garson:

      - Abi, bugün bir de kahve iç, hep çay içiyorsun, dedi, bizim kahvemiz de çok güzeldir...

      - Tamam, dedim. Çocuk güzel bir kahve yapmış getirdi, içtim.

     - Abi, dedi, falına baktırmak ister misin?

     - Kaç para? dedim.

     - Dedi, kahveyle birlikte otuz lira...

      Önce pahalı geldi, ´boşver´ dedim. Kahveyi de içiyorum.

        Biraz sonra fikrim değişti, çağırdım çocuğu,

     - Tamam kabul. Dedim.

      Falcı, kırk kırkbeş yaşlarında bir bayandı, geldi, fincanı ters kapattık,

      - Beş dakika beklesin, dedi gitti. Bende bir keyif başladı.

      Beş dakika sonra geldi, karşıma geçti, ismimi sordu, fincanı eline aldı, ilk söylediği:

      - Üç çocuğun var, dedi. Ben şaşırdım, sonra zihnimden geçen bütün düşüncelerimi, başımdan geçen olayları, bir, bir anlattı. Bazı şeylerde de beni uyardı, ´bunlara dikkat et´ diye.

      - Birden beşe kadar, aklında bir sayı tut, dedi.

      - Tamam, tuttum, dedim. Ben dördü tutmuştum,

      - Üç, dedi.

      - Hayır, dedim.

      - O zaman dört, dedi. Ama üçü aklından geçirdin değil mi? dedi.

      Ben iyice etkilendim. Son olarak eşimin çok yakınının, yakın zamanda öleceğini söylemez  mi?

      Eve gelince sadece çocuklara, bunu anlattım, ´annenize söylemeyin sakın´ dedim, bakalım doğru mu söyüyor?

        Fal olayı beni etkiledi, o kafeye  bi defa da gitmek canım istemedi, Falcıdan tırstım..

        Başka kafeye takılmaya başladım. Orada duvara yazmışlar ´fal bakılır´ diye, ama ben oralı değilim.

        Derken, on gün geçti, geçmedi, sabah bir telefon, hanıma, ´abin, kalp krizi geçirdi, yoğun bakıma alındı, kurtulması çok zor´ dediler. Biz iyice korktuk. Çocuklarla birbirimize bakmaya başladık, ´nasıl olur diye. Acilen hadi oraya gittik. Beş altı gün yoğun bakımda yattı, sonra çok şükür kurtuldu.

         Ben yine başka bir gün , Kafede çay içiyorum. Yan masada bir kadın, yanındakine anlatıyor:

         - Bilemez, yok bilemez, insanın geleceğini Allah´tan başkası bilemez diyor. Bir haftadır, uykum yok, psikolojim bozuldu, bi´daha fala bakıtmam diyor. Ben hemen sordum:

         - Abla fala mı bakıttın? dedim,

         - Evet, dedi, ama kimse bir başkasının geleceğini bilemez ki, dedi.

         - Ah abla dedim bende, olayı anlatıverdim. Bak dedim ben o kafeye bile, artık gitmiyorum. Ben de senin gibi düşünüyordum, dedim. Kadın iyice korktu.

           Ama, dedim, hepsini bilemiyor,

           Sen rahat ol dedim...

                                                                          M. Saraç