FALCI
İnsanlar nedense, bir fincan kahveden sonra, orada, faldan anlayan biri varsa,
´Benim de bir falıma bakıver´ derler.
Bu bizim kültürümüzde var.
Genelde gittiğim kafelerde, çay içerim. Hem ucuz, hem de milli içecek.
Eskişehir Adalar´da bir kafeye takılmaya başladım. Sürekli gittiğin zaman, garsonlarla da tanışıyorsun.
Bir gün garson:
- Abi, bugün bir de kahve iç, hep çay içiyorsun, dedi, bizim kahvemiz de çok güzeldir...
- Tamam, dedim. Çocuk güzel bir kahve yapmış getirdi, içtim.
- Abi, dedi, falına baktırmak ister misin?
- Kaç para? dedim.
- Dedi, kahveyle birlikte otuz lira...
Önce pahalı geldi, ´boşver´ dedim. Kahveyi de içiyorum.
Biraz sonra fikrim değişti, çağırdım çocuğu,
- Tamam kabul. Dedim.
Falcı, kırk kırkbeş yaşlarında bir bayandı, geldi, fincanı ters kapattık,
- Beş dakika beklesin, dedi gitti. Bende bir keyif başladı.
Beş dakika sonra geldi, karşıma geçti, ismimi sordu, fincanı eline aldı, ilk söylediği:
- Üç çocuğun var, dedi. Ben şaşırdım, sonra zihnimden geçen bütün düşüncelerimi, başımdan geçen olayları, bir, bir anlattı. Bazı şeylerde de beni uyardı, ´bunlara dikkat et´ diye.
- Birden beşe kadar, aklında bir sayı tut, dedi.
- Tamam, tuttum, dedim. Ben dördü tutmuştum,
- Üç, dedi.
- Hayır, dedim.
- O zaman dört, dedi. Ama üçü aklından geçirdin değil mi? dedi.
Ben iyice etkilendim. Son olarak eşimin çok yakınının, yakın zamanda öleceğini söylemez mi?
Eve gelince sadece çocuklara, bunu anlattım, ´annenize söylemeyin sakın´ dedim, bakalım doğru mu söyüyor?
Fal olayı beni etkiledi, o kafeye bi defa da gitmek canım istemedi, Falcıdan tırstım..
Başka kafeye takılmaya başladım. Orada duvara yazmışlar ´fal bakılır´ diye, ama ben oralı değilim.
Derken, on gün geçti, geçmedi, sabah bir telefon, hanıma, ´abin, kalp krizi geçirdi, yoğun bakıma alındı, kurtulması çok zor´ dediler. Biz iyice korktuk. Çocuklarla birbirimize bakmaya başladık, ´nasıl olur diye. Acilen hadi oraya gittik. Beş altı gün yoğun bakımda yattı, sonra çok şükür kurtuldu.
Ben yine başka bir gün , Kafede çay içiyorum. Yan masada bir kadın, yanındakine anlatıyor:
- Bilemez, yok bilemez, insanın geleceğini Allah´tan başkası bilemez diyor. Bir haftadır, uykum yok, psikolojim bozuldu, bi´daha fala bakıtmam diyor. Ben hemen sordum:
- Abla fala mı bakıttın? dedim,
- Evet, dedi, ama kimse bir başkasının geleceğini bilemez ki, dedi.
- Ah abla dedim bende, olayı anlatıverdim. Bak dedim ben o kafeye bile, artık gitmiyorum. Ben de senin gibi düşünüyordum, dedim. Kadın iyice korktu.
Ama, dedim, hepsini bilemiyor,
Sen rahat ol dedim...
M. Saraç