Memleketim
Ne zaman memleketime doğru yola çıksam, illaki gözlerim bir şeyler arar.. İlk aklıma gelen ekinler yeşermiş mi?
Sonrasında ise ,yol boyu öküz, inek peşinden giden, yaşlı,şapkalı insanları görünce ,
İşte o zaman derim ki;
Ben şimdi on yaşındayım!
O dönemde köyümüzde ki erkekler ,herkes şapka giyer, giymeyen ayıplanırdı. İşten gelen gençler, akşam üzeri , sarı ,kırmızı, renkli gömleklerini giyer, ibikli şapkalarını takar,şapkaya sığmayan enseye ve yanlara taşmış saçlarını özenle tarayıp , çeşme başındaki kızlara hava atma derdine düşerlerdi.
Ayaklarında ıskarpin, aşağı yukarı volta atar, geri dönüşlerinde de, ıskarpin altında çakılı demirlerden , cıyırt diye ses çıkartırlardı.
.Pantoloları dokuma bezden , ütü olmadığından ,yatak altına, akşamdan konularak ütülenmiş şekilde , üçer üçer ,beşer beşer akşam karanlığına kadar, çeşme yolunu boş bırakmazlardı ..
Ertesi sabah erkenden , bir elinde nodullu değnek diğer elinde boyunduruk kayışı, önünde bir çift öküzüyle ,tarlaya giderlerdi.
Gündogdu - günbattı çalışırlardı, çoğunun yüzleri ,sıcaktan kav atardı.Hem çocuklukları, hem de delikanlılık dönemleri böyle geçerdi.
İşte bu şapkalılar´ kimdir?´ derseniz;
Hani kümes deyince akıllara tavuk, ördek, kaz gelir ama ;
Asıl olan tavuktur.
Ülke deyince de o ŞAPKALILARDIR!!!..
.M.SARAÇ