MEHMET SARAÇ


NİNNİSİZ - MASALSIZ UYUYAN ÇOCUKLARLA NEREYE

saraç


NİNNİSİZ  BÜYÜYEN -

MASALSIZ UYUYAN ÇOCUKLARLA

NEREYE!

           Aslını sorarsanız, bende ninni ile uyuduğumu hiç hatırlamıyorum, ama nini ile uyuyan bebekleri çok gördüm. Daha çok bu  işi, babaanneler yapardı. Bebeğin  başı, diz ile ayaklarının üstüne, yüzüde, babaannenin yüzüne bakacak şekilde, dizleri üstüne yatırır, başlardı yüksek sesle ezgi şeklinde ninni söylemeye...

         Uyusunda  büyüsün

         büyüsünde adam olsun

         Ninni, yavrum, ninni, benim yavrum

         Büyüsünde anasına baksın

         Babasına yardım etsin ... gibi..

         Daha, neler, neler, o iki yaşındaki çocuğa, dizlerinin sıcaklığı içinde, göz göze, destansı ezgilerle, onun beynine o güzelim değerleri nakşederdi. O çocuk bir kere o ninninin tadını aldıktan sonra, asla ninnisiz bir daha uyumazdı.

        Dört beş yaşlarına geldiklerinde, dedeler, babalar uyku saati geldiğinde çocuğun, yatağının  başucuna oturur, masal anlatırdı . Yine masal dinleyerek uyuyan o çocuklar,  her akşam farklı masallar dinlemeden uyumazlardı.

          Acaba, bunca emek sarfedilerek  ninniler öğrenen, masallar öğrenen anne ve babalar çocukların beyinlerinin boş olduğu bu dönemde,  bunları niye söylüyordu? Bunları kimden öğrenmişlerdi? Çoğunun okuma yazması bile yoktu. Belli ki, onların ataları, onları, bu şekilde büyütmüşlerdi..

          Günümüzün eğitim uzmanları, çocukların  beyin gelişimlerinin, en hızlı gelişimini, iki - beş yaş arası olduğunu söylüyor.  O yaş döneminde hem çevredekilerin isimlerini, hem de konuşmayı öğreniyor. Ninniler ve masallar işte bu dönemi kapsıyordu.. ve çocukların, on yaşına kadar ailesi yanında kalması, pişmesi, o yaştan sonra dış etkenlerle yüzleşmesinin doğru olacığını söylüyorlar.

           Biz çocuklarımıza o yaşlarda bu değerleri beyinlerine nakşedemediğimiz için yada bir an evvel benim çocuğum ana kucağına başlayıversin, bir görüvereyim, sevdasına mı tutulduk? Eğer o temel değerleri ailede vererek beynine anne sıcaklığını, baba sevgisini,   insan sevgisi, vatan sevgisini ve paylaşımı nakşedemediysek...

           Ana kucağında karşılaştığı kıskançlık, kavga ortamları. dış kötü etkenler, o boş beyni doldurması o çocuğun hayatını, gelecekte  nasıl bir insan olacağını  etkilemiyecek mi?

           Bu gün uygulanan okul öncesi eğitimi ile orta 1.sınıfa gelen öğrencilerin eğitimi, eski sistemle  aynı sınıfa gelen öğrencilerin eğitimi konusu, her iki dönemde çalışan öğretmenlerin görüşleri alınarak değerlendirilmiş midir, faydalı olmuş mudur?.. Yoksa kısa zaman sonra tekrar bitişik yazı konusu gıbi, eskiye mi dönecez?

           İşte şifre, bana göre, o yaşta söylenen ninnilerin  kişilik gelişiminde, masallarda iyiler, kötüler kapışmasında, iyilerin hep galip gelmesi, kazanması  ve o duygusal etkilerle uzun bir gece uykusu...

            Uzmanlar insan beyninin hiç uyumadığını söylüyor. Demek ki etkileşim gece boyu  çocukların beynine işliyor.

            Çocuklarımızın gelecekte nasıl bir birey olacağı işte bu kapılardan geçiyor.

            Bu gün okullarımızda artan öğrenci sorunları, dikkatsizlik, hiperaktiflik, dik başlılık, isteksizlik ve öğretmenlerimizi mesleğinden soğutan sorunlar... Kökler buralardan mı geliyor?..

             Elin adamları, insan beyninin kodlarını çözüp bilgisayara yükledi. Biz beynin çok küçük bölümünü kullanabiliyoruz, onlar adam ölse bile o beyni bilgisayarda geliştirip, nice teknolojiler üretecek.

             Darısı bizim çocuklara...

                                                                                                M.SARAÇ