FİKRET YILDIRIM


SANATIN DİLİ

.


“Herkes sanatı anlamak istiyor. Peki neden bir kuşun çıkardığı ses anlaşılmak istenmiyor? Neden öyleyse geceyi, çiçekleri ve çevremizde bulunan her şeyi anlamak istemeksizin seviyoruz? Ama söz konusu bir resim olduğunda, insanlar onu anlamak zorunda olduklarını düşünüyorlar.” 

“Hepimiz biliyoruz ki, sanat gerçeklik değil, biz insanlara gerçekliği kavrayabilmeyi öğreten bir kandırmacadır.”  (Pablo Picasso)

Günümüzde gerçeklik, avuçlarımızın içerisine yapıştırdığımız İngilizcesi “handy” (ellik) olan cep telefonundadır artık. Her şey, herkes her an avuçlarımızın içerisindedir; ya resim olarak ya film ya da ses olarak her an erişebileceğimiz uzaklıkta. Yaşayan ya da çoktan yitirdiğimiz sevdiklerimizin ya da sevmediklerimizin görüntü ya da filmleri, mutlu ya da mutsuz anlar ve anılar, aklımıza gelen ve asla gelmeyecek olan düşünceler, görüntüler parmaklarımızın ucundadır çoktandır. Adeta koskoca evren küçülüp avucumuzun içerisine girmiştir. Görüp işitebildiğimiz her şey “gerçekliğin” hareketli-hareketsiz ya da sesli-sessiz bir resmidir, kendisi değil. Zamanla ayırdında olmaksızın görüp işittiklerimizin “gerçek” olduğunu benimseyip inanmağa başlarız. 

Sergi ve sahne sanatlarının, kitap ve dergi aracılığıyla okuyucusuna ulaşan roman, öykü ve şiir gibi basılı edebiyat sanatı yaratılarının yerlerini şimdi avuçlarımızda tuttuğumuz cep telefonlarımızın ya da benzeri elektronik aletlerin dikdörtgen boyutundaki ekranlarındaki görüntülerinin “gerçekliği” anlayıp kavramamızı ne denli manipüle ettiğini Picasso bugün görseydi neler söylerdi bilinmez. 

Çin Seddi’nin üzerine çıktım, Mikerinos’un ilk basamağına tırmandım, Nevada Çölü’ndeki Ölüm Vadisi’nden serap görerek geçtim ve bu yaşantılarımın hiç ama hiç birisi ne bir resim, ne bir video, ne bir kitap, ne de herhangi bir görsel ya da işitsel bir yöntemle anlatılabilecek deneyimlerim oldu. Gerçekliği yerinde görebildim. Bu deneyimlerimi ve izlenimlerimi yüzlerce sözcükle ya da sesli videoyla anlatmayı denesem, anlatacaklarım gördüklerimin bendeki yansısının ikinci el bir kopyası olmaktan öteye gidemez. 

Öyleyse dil, gerçekliği dile getirme girişiminin son derece kapalı devre bir aracıdır ve yetersizdir. İşte tam da bu nedenledir ki, sanat dediğimiz özgün ve zaman ötesi bir dil spektrumu geliştirmiştir insan. Biçim ve biçemlere renk vermiş; duygu, düşünce ve hislerini melodiye dökmüş; geometriyle mekânlara anıtlar dikmiş, özcesi “sanat” dediğimiz sınırsız ve sonsuz dili yaratıp zamana meydan okumayı sürdüregelmiştir. 

Görsel ve plastik sanatlar, ancak ve ancak kendi yöntem ve yordamlarıyla nesnel gerçekliğin öznel dışavurumla anlatılmasına olanak sağlarlar. 

Anlatma arzusu, anlaşılma dayanılmazlığının bir sonucudur, bu da sanatın olmazsa olmazlarındandır. 

Sanat, yeryüzündeki dillerin öğrenilmesi en zor olanıdır ve bütün “lisan”ların üzerindedir.  

Fikret Yıldırım

Guernica • Pablo Picasso | 1881 İspanya - 1973 Fransa