Şinasi Kula


YAZIYORUM

YAZIYORUM


BAZI KÖŞE YAZILARI ÜZERİNE!

Yerel gazetelerimizdeki köşe yazılarını olanağım ölçüsünde takip ederim. Değerli bir köşe yazarının “Bu ne tedbirsizlik”ile başlayan yazısı ilgimi çekti. OEDAŞ’ ı savunan, ama stat görevlilerini suçlamaya yönelik açıklamasına doğrusu anlam veremedim. Her şeyden önce elektriklerin kesildiği o maçta olduğunu da sanmıyorum. Bu nedenle çalışmaları, verilen uğraşları yakından görme olanağının olmadığını düşünüyorum. İşte burada, Uğur Mumcu’nun “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” sözü aklıma geliyor doğal olarak. Daha da önemlisi Eskişehirspor yöneticilerinden Mehmet Arı net bir açıklama yapmış. “Biz Stadın jeneratörlerinin bakımını düzenli olarak yaptırırız. Maçlardan yaklaşık bir iki saat önceden çalıştırır ve her türlü elektrik kesintisine karşı hazır halde tutarız.  Ve her maç öncesi TFF Yetkilisi gelir ve son kontrolünü yapar. Bu kez de rutin protokoller uygulandı. Ancak son zamanlarda bu bölgede sık sık yapılan elektrik kesintilerinden kaynaklanan bir arıza meydana geldi. Patlayan elektrik panosunu ve yanan kabloları büyük bir süratle değiştirebilmek için tüm ekibimizle ve teknisyenlerimizle adeta zamana karşı yarıştık. Ancak süre çok kısıtlı olduğu için onarımı zamanında bitiremedik şeklinde” kamuoyuna bir açıklama yapıyor… Konuyu merak ettim. Yakın dostlarımdan bir elektrik mühendisine sordum. Aynen şöyle diyor kendisi; “Bazı nedenlerden ötürü zaman zaman lokal olarak elektrik kesintileri yapılabilir. Ancak elektriğin yeniden verilmesi anında bizim demeraj akımı denilen yüksek voltaj dalgalanması meydana gelebilir. Bir iki saniye kadar 220 volt olması gereken voltaj gerilimi 280 ila 300 volta kadar çıkabilir işte bu esnada devrelerinde koruma trafoları olmayan cihazlar yanabilir. Söz konusu arıza büyük bir olasılıkla bu nedenden kaynaklanmıştır ve burada tedbiri asıl alması gereken kurum, şebekedeki gerilimi regüle ederek dağıtması gereken kurumdur” dedi… Dün ilgimi çeken diğer bir köşe yazısı daha vardı. Değerli köşe yazarı kardeşimiz doğal olarak gazetecilik refleksiyle ilgililere soruyor “Ne kadar harcandı” diyerek.  Yani Türk Dünyası Kültür Başkentliği için yapılan harcamaların sorgulanmasıyla ilgili bir yazı yazmış. Sorgulamak gibi bir hakkı vardır elbette… Ama kendisinin de içinde yer aldığı “Türk Cumhuriyetlerine yapılan turistik ziyaretlere katılanlar için harcanan para ne kadardır? Sıkça tekrarlanan böylesi gezilerin kentimize ve bu projeye katkısı nedir” sorusunu da eklemliydi!

DIŞARDAN GAZEL

HALK OTOBÜSLERİNDEKİ VALİDADÖR ZIRVALIĞI!

Değerli okurumuz Hasan Bey aradı akşam saatlerinde. “Hocam merhaba gazete köşenizde cep telefonunuzun numarası vardı. Oradan cesaret alarak akşam akşam size bir sıkıntımı açıklamak istedim” dedi… Halk otobüslerindeki validatörlerin bir kısmında olmasa da bir kısmında kartın okunmasından sonra “engelli” diye iğrenç bir ses bağırıyormuş. Yani engelli bir vatandaşımız serbest geçiş kartını okutucuya tutuyor, ve o gudubet ses akabinde uluorta bağırıyor “ENGELLİ” diyerek. Bir kısmında olup diğerlerinde olmadığına göre demek ki çok da matah bir iş yapılmadığı ortada! Büyükşehir Belediye yetkililerinden bu anlamsız anonsun kaldırılması için gerekli müdahalenin yapılmasını istiyor okurumuz. Sonuna dek haklı elbette…

OZANCA

aman gazeteci gel bizim köye bizim halları da yaz

şehirde ojeli parmakları yazma

bir de bizim köyde nasırlanmış elleri de

yaz yaz gazeteci yaz, yaz yaz efendi yaz

 

bankada parası olan kulları yazma

onlara aldanıp yolundan azma

şehirden asfalt geçen yolları yazma

bir de bizim köyden eşek geçmeyen yolları

yaz yaz gazeteci yaz, yaz yaz efendi yaz

 

şöhretten bunalmış dilleri yazma

kendi bahçendeki gülleri yazma

haksız yere genç öldüren elleri yazma

doğuda doktorsuz ölen kulları

yaz yaz gazeteci yaz, yaz yaz efendi yaz