Şinasi Kula


YAZIYORUM

YAZIYORUM


 
ÖNDER BALOĞLU AĞABEYİM YANITLASIN!
 
Yahu neden beni seçtin durup dururken deme sakın! Sen parantez içindeki ünlem işaretli duayenlerden değilsin benim nezdimde. Her ne kadar daha bir bardak çayla simiti, iki kadeh aslan sütünü paylaşamasak da, gazeteci dendiğinde saygı duyduğum istisna isimsin. Bunu için, bir duayen versin bu sorumun yanıtını istedim bilesin…
 
Düşün ki bu kentte bir sivil toplum kuruluşunun başkanı, düzenledikleri bir etkinlikte seni konuşmacı olarak davet ediyor. Konu başlıkları da; genel gündem “Yolsuzluk, Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik”. Yerel gündem ise “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” öncesi gelen emniyete girme yasağı olacak. Yerel basının yaşadıkları sorunları da yerel konu olarak konuşacaksınız. “Benden başka konuşmacı katılımcı var mı” diye sorduğunda, evet “şu gazeteden de bir gazeteci arkadaş daha var” yanıtını alıyorsun. Kendine öyle çok güveniyorsun ve başın öylesine dik ki; geçmişte o kişi ile aranda birtakım konular yaşadığın halde, bu isimden zerre tırsmadan daveti kabul ediyorsun. O gün geldiğinde, söyleşiye gitmek üzere evinden çıkmaya hazırlanıyorsun ki bir telefon geliyor sana. Telefondaki ses ezik, kırgın ve inanılmaz hüzünlü. Hani derler ya dokunsan ağlayacak biçimde. Sana diyor ki; “Önder bey, diğer gazeteci katılımcımız siz gelirseniz etkinliğimize katılmayacağını söyledi. Üstelik de etkinliğe saatler kala yaptı bunu…”
 
O anki tavrını çok merak ediyorum Önder Ağabeyim. Saçların dimdik biçimde hadi be cümlesi ile söze başlayıp kızar mıydın, “ayıptır kardeşim onun yaptığı da sizin yaptığınız da” mı derdin? Lütfen bana inan, katılasıya gülmeye başladım sadece. Telefonun karşısındaki hanımefendi şaşırdı kaldı tepkime. Hemen rahatlattım kendisini “sakın üzülmeyin, ben zaten benimle aynı masada bir konuyu paylaşamayacağını tahmin ediyordum inanın” dedim. Neden ki dedi hanımefendi şaşkın biçimde, anlattım hemen kendisine tabii…
 
İzmir’den buraya taşınırken, medya dünyasındaki arkadaşlarım Eskişehir’de tanışmam için bana şair ve eski gazeteci kimlikli bir isim verdiler. Sağ olsun o dostumuz da beni “ilerici-devrimci-demokrat” sıfatlarını yakıştırdığı bir gazetenin genel yayın müdürüne yönlendirdi. Beni öylesine güzel karşıladı ki, bu kente benim gibi kalemlerin yakışacağını övgüler dizerek söyledi. Hatta kendi köşesinde de bu övgülere övgüler katarak, fotoğrafımı da ekleyerek benden bahsetti. Üç gün yazı yazdım bu gazetede. Dördüncü gün, türban ve Fethullah konulu yazımı okumak üzere bayiden gazetemizi aldım. Aldım almasına da köşe yazımın yerinde yeller esiyordu tabii. O ilerici-devrimci-demokrat arkadaşı arayarak nedenini sorduğumda, çaresiz bir sesle yanıtladı sorumu. “Biliyorsun bizim gazetenin çizgisi, patronların düşünceleri…” Yazımdaki üslubu biraz daha yumuşatmam halinde yayınlayacağını açıkladı. Kamuoyunun beni tanıdığı kadarı ile anında REDDETİM ve başarılar dileyip veda ettim arkadaşa… Hanımefendi bu konuşmamı dinledikten sonra “neden sizinle karşılaşmak istemediğini şimdi daha iyi anladım. Gülmenizdeki manayı önce yadırgamıştım lakin şimdi taşlar yerine oturdu Şinasi Bey” dedi… Üzülmemesini istedim hanımefendiden ve vedalaştık…
Gazete patronunun elbette ki bir yayın çizgisi olacaktır. İktidarların hışmına uğramamak gibi bir politikası da insancadır. En koyusundan sağ geleneğin savunucu olmak gibi hakları da vardır. Bunun için ahkâm kesmek bana düşmez, haddim de değildir sevgili Önder Baloğ’lu ama beni kikir kikir güldüren konu şudur. Yirmi yıllık İzmir yaşantımda, hiçbir sağ tandanslı gazetesinin genel yayın müdürünün, ilerici-devrimci-demokrat sıfatları ile yöneticiliğine tanıklık etmedim. Öncelikle bu konu hakkında bu cahil çocuğu aydınlat lütfen üstat. Bir de; dernek ve cemiyetin olduğu bu kentte gazetecilerin, köşe yazarlarının, görsel medya emekçilerinin senede bir kez olsun neden bir araya gelemeyişini açıkla. Bir de sevgili ağabeyim, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü münasebeti ile hangi duayenlerin(!) yazacakları köşe yazısını okumamı sağlık verirsin?
 
OZANCA
 
ADAM OLMAK
 
Bakarsın gün olur devran döner,
Bel bağladığın umutlar söner,
Sen, senol daima doğruyu öner,
Adam olmak kolay değil yavrucuğum…
 
Yaşar YARAMIŞ